ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI

Geçmişe dönük olarak tesis edilen mükellefiyete istinaden özel usulsüzlük cezası kesilebilir mi?

Vergi idareleri yaptıkları inceleme ve araştırmalar sonucu kişilerin vergiye tabi bir faaliyetleri olduğunu tespit etmeleri halinde bu kişiler adına mükellefiyet tesis etmektedirler. Mükellefiyet tesis ettikleri tarih ise kişilerin faaliyete başladıkları tarih olmaktadır. Dolayısıyla tespit tarihinden geriye dönük olarak mükellefiyet tesis etmektedirler.

Peki, geriye dönük olarak tesis edilen mükellefiyete istinaden vergi ve ceza salınabilir mi?

Bu sorunun cevabı vergi ve vergi ziyaı cezası ile usulsüzlük cezaları açısından farklıdır. Şöyle ki, geriye dönük olarak mükellefiyet tesis edilen bir kişi adına vergi dairesinin bilgisi haricinde bıraktığı geçmiş faaliyetleri nedeniyle 5 yıllık tarh zamanaşımı süresi dikkate alınarak vergi tarhiyatı yapılabilecek ve bunun üzerinden vergi ziyaı cezası da kesilebilecektir.

Ancak, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası kesilemeyecektir. Çünkü usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerektiren eylemler için (beyanname vermek, fatura, ödeme kaydedici cihaz fişi düzenlemek vb.) kişinin adına mükellefiyet kaydı açılması gerekmekte, ancak mükellefiyet kaydı açıldıktan sonra bu eylemleri yapması (beyanname vermesi, fatura düzenlemesi vb.) mümkün olmaktadır. Dolayısıyla mükellefiyet kaydının açıldığı tarihten geriye dönük olarak mükellefler adına usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası kesilemeyecektir.

Bu konu vergi yargısı kararlarında da müstekar hale gelmiş olup, konuyla ilgili güncel Danıştay kararı aşağıda sunulmuştur.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/146
Karar No : 2020/5221

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) …

VEKİLİ : Av. …

2- (DAVALI) … Vergi Dairesi Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca davayı yeniden inceleyen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının maliki olduğu arsayı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide vermesi sonucu elde ettiği bağımsız bölümlerin 2008 yılında satışından sağladığı ticari kazanç niteliğindeki hasılatı kayıt ve beyan dışı bırakması nedeniyle adına 2008 yılının Nisan-Haziran ve Temmuz-Eylül dönemleri için re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı geçici vergi ile aynı yıla ait geçici vergi beyannamelerini elektronik ortamda vermemesi nedeniyle mükerrer 355. maddesinin 1. fıkrası gereğince kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu bir kat vergi ziyaı cezalı geçici verginin matrahı yönünden bağlı olduğu 2008 yılı gelir vergisi tarhiyatına karşı açılan dava, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiğinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezası yönünden dava reddedilmiş, mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici verginin terkin edileceği kuralı uyarınca geçici vergi aslı ve ilgili dönemde mükellefiyet kaydı bulunmayan davacının o tarihte beyanname vermeme fiilini tamamlaması olanaklı bulunmadığından, geçmişe dönük olarak tesis edilen mükellefiyete istinaden söz konusu tespit tarihinden önceki dönem beyannamelerinin verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle özel usulsüzlük cezası ise kaldırılmıştır.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen ticari faaliyetin unsurlarının olayda söz konusu olmadığı, arsadaki hissesinin piyasa değeri ile 18 dairenin satışından elde edilen kazanç karşılaştırılmak suretiyle elde edilen kazancın ticari kazanç olarak değerlendirilmesine yönelik bir tespit yapılabileceği ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davalı idare tarafından, ticari faaliyette bulunduğu tespit edilen davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezalarının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz istemlerinin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca nispi harç alınmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 08/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.